Kayseri'de; AK Parti'ye gençleşmek yaramadı!

Türkiye siyasetinde geleceğin kaçınılmaz şartlarından birisi olan yenilenme adına düğmeye ilk basan siyasetçi Recep Tayyip Erdoğan’ın başlattığı “gençleşme harekâtının” meyvelerini, AK Parti birçok ilde toplamaya başlamıştır kuşkusuz.
Bu manadaki değişim, Fatih Üzüm sonrası oluşturulan AK Parti Kayseri İl Teşkilatı’nın yönetim kadrolarında da karşımıza çıktı.
Çoğunluğu 50 yaş altındaki isimlerden oluşan Kayseri’deki kadrolardan Kayseri halkının da beklentisi bir hayli yüksekti ki; genç, dinamik ve heyecanlı görünen bir yönetimden; daha diri, daha kapsamlı, daha etkin icraatlar beklemek yadırganacak bir durum değildi.
Peki, bu değişim Kayseri’de “tam olarak” istenileni verdi ya da verebiliyor mu?
Bunun cevabını sokağın ve parti tabanının gözlemlerinden yola çıkarak vermemiz gerekir.
Sokak ve taban; yani büyük çoğunluk, Kayseri’de siyaset değil sosyal medya reklamcılığı yapıldığı görüşünde.
Mesela; 100 günde yüz Sivil Toplum Kuruluşu (STK) ziyareti…
Kamuoyu ve siyasete ilgili olan herkes, bu yapılan ziyaretlerin içinin boş olduğu ve “dostlar alışverişte görsün mantığıyla” gündemde yer alma hevesi olarak okuyor.
Çünkü içi doldurulamıyor!
Temsil; bahsi geçen ziyaretler kapsamında Kayseri Gazeteciler Cemiyeti de (KGC) ziyaret edildi.
Sonuç?
Gazetecilerin mesleki sorunlarına ilişkin bir soru, bilgi, girişim vs. var mı?
Yahut diğer meslek örgütleri…
Ziyaret ettik mi? Ettik. Allah kabul etsin.
Esnaf veya vatandaşın gönlüne dokunacak onlarla iç içe olunacak bir aktivite, hamle gören, duyanınız var mı?
Normalde iktidar partisinin mahalle başkanlarının yapması gereken işlerde sayılacak örneğin; bir vatandaşa hastaneden sıra almak parti il yönetiminin toplantısında “icraat gibi” konuşuluyor, anlatılıyorsa, denilecek söz de kalmayacaktır.
Ya da parti içi tutulan karne (!) ve notlar üzerinden “partinin 24 yıla sığan yolculuğunda görülmemiş şekilde” birileri ifşa ve cezalandırma ile yaptırıma uğruyor; aslında 9 olduğu iddia edilen ve o iki ismin hatırla (!) devamına karar veriliyorsa burada bir yönetim affedersiniz yönetememe sorunu ortaya çıkmış olmuyor mu?
Yıllardan süregelen garip bir hastalıkla mücadele ediyor Kayseri…
Prens sevdası!
Siyaset ve yerel yönetimde on yıllardır denenen faydasını bırakın zararı aşikâr bir kavram/yakıştırma/benzetme/dizayn adına her ne derseniz deyin; böyle bir teşebbüste halen niye ısrar edilir?
Filanca başkanın prensi, falanca başkanın prensi…
Birilerini prens yapmanız, yaptığınızı zannetmeniz ya da yapıldığı düşünülen isimlerin doğru tercih ve yöntem olmadığı hakikatini anlamanız için daha ne gerekiyor?
Tüm samimiyetimle; tarihe bir not düşme adına şunu da yazmadan geçemeyeceğim:
Türkiye’nin aynası olan Kayseri; güçlü bir lider ve inanılır/güvenilir bir siyasi oluşum profili göremediği için sessizlik içinde sabrediyor.
Toplumun güveneceği liman bir gün ortaya çıkarsa bakın, görün, bugün size methiyeler dizen insanlar o gün neler diyecek, ne eleştiriler yapacak.
Hâsılı; yerli (!) kontenjan ve prens (!) yakıştırmalı çizilen yollarda durumun özeti bu.