Ve... Sözün bittiği yer!

Ve... Sözün bittiği yer!
Edtör Editör

Ne garip değil mi?

Akşam yatağa girer, ertesi güne dair hesap/planlar yapar; gün içerisindeki koşuşturmaca biraz dinse bir sonraki güne, haftaya, aya hatta yıla dair hayaller kurarız; sanki hiç ölmeyecekmiş gibi!

Biz bu planları yaparken, kâinatın gerçek ve tek sahibinin hesabını ya unutur ya da hatırlamak istemeyiz!

Oysa on belki de yüz defa o hakikat tokadı yüzümüze çarpmış; “Aklını başına al ey fani!” demiştir de duyan kim, dinleyen kim!

Birçoğumuz hatta hepimiz desek yeridir; ders almamış, inatla sahte dünyanın saçma işleri için kısacık ömrümüzü “kumar masasında meze edercesine” harcamışızdır/harcıyoruzdur.

Aman daha çok param olsun”, “Aman daha iyi bir evim olsun”, “Aman arabam niye eski model?” “Aman siyaset”, “Aman vesayet” Aman da aman…

Sonuç?

Hiç beklemediğiniz, ummadığınız/umursamadığınız yerden esen bir fırtına alıp götürüyor neyiniz var, neyiniz yoksa!

En kötüsü de geriye bıraktığı tek miras nefes aldığınız her müddet hatırlayıp, acısıyla kahrolup canlı bir cenazeye döneceğiniz geçmek bilmeyecek gün, bitmek bilmeyecek yıllar…

Bugün siyaset, seçim ve seçim kavgalarının dışına çıkıp, “Allah kimseyi evlat acısı ile imtihan etmesin!” duasının çemberinde bir yolculuğa çıkalım istiyorum.

Kim bilir ne acı ve sancılarla besleyip büyüttükleri bir evladın ciğerlerine bıraktığı ateş ile kavrulan anne-babayı bekleyen zorlu bir hayat.

İçerisi bitmek tükenmek bilmeyecek hayaller, hayal ettikçe canlarını acıtacak, ağladıkça göz pınarlarını kurutacak upuzun bir yolculuk.

Çevreden duyacakları her “Anne!” her “Baba!” sözüyle irkilecek; üzülecek, bir kez daha, bir kez daha ağlayacak, iç dünyalarındaki çığlığın sesleri beyinlerini tırmalayacak.

Çünkü o sözü hanelerinde bir daha hiç ama hiç duyamayacaklar.

Dağınık bir genç odası, ütüsüz elbise tartışması, “Gecenin bu saatine kadar nerede kaldın?” tartışması da olmayacak artık.

Varlığında yaşanamayan hayatın, yokluğundaki hayali ile avuntusuna razı gelinecek çaresizce.

Alışmaya çalışılacak; alışmış gibi yaparak.

Unutmaya çalışılacak; unutmuş gibi yaparak.

Gülmeye çalışılacak; gülüyormuş gibi yaparak.

Yaşamaya çalışılacak; yaşıyormuş gibi yaparak.

Yine aramızda, bizimle olacaklar ama ruhsuz iki beden, ırmaktan boşluğa akıp giden “küreksiz” sal gibi suya bırakacaklar kendilerini.

Bir o yana, bir bu yana…

Kelimeler manasız, satırlar yetersiz, ancak yaşayan bilir, biliyorum.

Ağır da olsa her şey bir imtihan madem; sarılın canla başla birbirinize, bağırın, çağırın, ağlayın ama yine de tutunun hayata.

Hiçbir şey için değil ve değmezse bile kıymetli evladınızın hatırası için yapın bunu.

Allah sabrınızı bol eylesin, başınız sağ olsun Sayın Başkan.

446 kez okundu
GÖNDER
whatsapp WhatsApp ihbar hattı
0 533 639 19 60
×
Birden çok mail adresi varsa mail adreslerini virgül ile ayırınız
Max 200 karakter
Gönder
×