Şehirlerin ruhu olduğu gibi “görünür görünmez, bilinir bilinmez, anlanır anlanmaz” değerleri de vardır.
O değerler ki; “ekonomik, sosyal yahut kültürel anlamda” şehrin her projesinde emek ve iz bırakırlar.
Vazife ve koltuğu “beytülmal” inancıyla sahiplenir, korur, “emanete hıyanet etmemek için” kılı kırk yararlar.
“Bana ne?” demez, garibanın, fakirin, fukaranın yardımına koşarlar.
Ki; bazen resmî herhangi bir sıfata sahip olmasalar bile kurum ve yerel yönetimler, kentin dengeleri/menfaatleri için “yapıcı, barıştırıcı, birleştirici” vazifeler üstlenmeleri de beytülmal (devlet hazinesi) inancını, devlet terbiyesi ve sadakatiyle pekiştirdikleri hayat felsefesinden gelir.
Hayat çizgisi ve kıblesini milletten, memleketten, devletten ve adaletten yöne çevirmiş isimlerden birisi de “hiç kuşkusuz” Ali Çamlı’dır. Namıdiğer Ali Hoca…
Son 20 yılında onlarca sorun, soru işareti ve açmazlarla örülü zaman diliminin çemberinde dönen Kayserispor; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki başta olmak üzere kentteki tüm kamu kurum ve kuruluşları ile yerel yöneticilerin güvendiği bu isme teslim edildi.
Göreve geldikten bugüne sergilediği çabalar, izlediği politikalarla Kayserispor’u şeffaflaştırarak, “Bursaspor, Eskişehirspor’un kaderini yaşama arifesine gelen kulübü” becerisi ve ilişkilerini kullanıp, neredeyse herkesin “açılamaz” dediği transfer tahtasını açtırdı.
Uzun yıllar “çiftliğe” dönmüş kulübün, yılların birikimiyle Erciyes Dağı kadar olmuş “acı” faturalarını, “daha ağır bir ifadeyle” pisliklerini temizledi, temizlemeye devam ediyor.
Şehrin hayrı ve menfaatine olacak her işte emeğini esirgemeyen Ali Hoca’ya, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın teşekkür ettiği de bilinen bir gerçek.
Tüm bunları yazmamın asıl sebebi şu:
Borç batağında olup düşen, düşmekte olan şehirlere şöyle bir baktım.
O şehirdeki insanlar bile sancılı/sıkıntılı kulüplerine sahip çıkarken, bizim Ali Hoca’ya, Kayserispor’a ve Kayserispor yönetimine kıymet vermememiz vefasızlık değil mi?
Türkiye’nin her yerinde dostları, itibarı olan böylesi bir değere sahip çıkmamız, baş üstünde tutmamız gerekirken, “az da olsa” bazı aykırı seslerin çıkması da çok düşündürücü!
Biliyor ve inanıyorum ki, Ali Hoca olmasaydı bugün çok daha farklı, kötü, olumsuz şeyleri konuşuyor, yazıyor olacaktık.
Dolayısıyla Ali Çamlı’yı sadece bir kulüp başkanı olarak düşünmemek lazım.
Hakikat; “üç-beş” dengesizin “kifayetsiz” çırpınışıyla, hakikat olmaktan çıkmaz!