Kim kazandı, kim kaybetti?

Kim kazandı, kim kaybetti?
Edtör Editör

Çok değil, seçimden bir gün önce ister Cumhur İttifakı isterse ana muhalefet partisi CHP başta olmak üzere yerel yönetimlere talip olan siyasilere sorsanız; hiç kimse 31 Mart 2024 akşamındaki “kırmızıya boyalı” Türkiye haritasının ortaya çıkacağını tahayyül edemezdi.

Keza, siyasetle ilgilenen hiç kimse; 6 ay öncesinde ülkenin ekonomik sorunlarına parmak basarak, hükümeti yani AK Parti’yi eleştirmesiyle seçmenin dikkatini çekmeyi başaran Yeniden Refah Partisi’nin (YRP); iktidarın kalesi Kayseri başta olmak üzere Anadolu’da Belediye Meclis üyeliklerine “hatırı sayılır” isim gönderebileceği hatta iki şehirde belediye kazanacağına ihtimal veremezdi.

Detaya girmeden peşinen ifade etmeliyim ki; AK belediyeler, “büyük ölçüde” merkezi hükümetin hatalarının gazabına uğradı!

Sesi sürekli perdelenen, duymazdan gelinen, üst perdeden “alay edilircesine” kale alınmayan çoğu emekli ve dar gelirlilerden oluşan milyonlar; “2024 emeklilerin yılı olacak” söyleminin bir türlü icraata dökülmemesini “samimiyetsizlik, aldatmaca” şeklinde yorumlayarak, sandığı bekledi.

Gelen dip dalgayı görmemek, duymamakta ısrar eden hükümet; gerçek enflasyon rakamlarının yüzde 150’lere dayandığı, faizlerin alıp başını gittiği, Türk lirasının her geçen gün eridiği ülke gerçeği karşısında adım atmadığı gibi ezilen halkı ikna edecek “samimi itiraf”, “güvenli ve ikna edici” yol haritası çizmekten de kaçındı.

Nihayetinde de Kayseri’de bile 10 bin liranın altında kiralık ev fiyatlarına erişemeyen çoğu emekli, dar gelirli seçmen, iktidara “sarı ile kırmızının arasında” çok ciddi bir ikaz, kart göstermek zorunda kaldı.

Ülkedeki yerele ilişkin genel seçim sonuçları gösteriyor ki, millet, hükümete “Beni yok sayıyorsan/sayacaksan, derdimle dertlenmeyecek, çözüm üretemeyeceksen sana neden destek vereyim? Madem milletten kopuyorsun, seni diğer siyasilerden ayıran fark ne ki ben iktidara oy vereceğim?” düşüncesiyle muhalefete meyletti.

2001 yılından bugüne başarı yüzü göremeyen ana muhalefetin temsilcisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), on yıllar sonra ilk defa ülke genelinde AK Parti’den fazla oy alabildi.

Selçuklu medeniyetinin izlerini taşıyan Konya ve Kayseri dışında AK Parti’nin elinde Büyükşehir Belediyesi kalmadı.

Dolayısıyla “millî irade” CHP’ye kazandırdı, AK Parti’ye kaybettirdi.

AK Parti’nin bu kaybedişinin yüzde 90’ı genel politikalar, kalan yüzde 10’u da yerel politikalara ilişkindir.

Kaybediş çizgisinde yerele yani Kayseri’ye değinecek olursak; “Türkiye genelinde olacağı üzere” İl Başkanı Fatih Üzüm olmak üzere birçok ilçe teşkilatları bu kaybın bedelini, cezasını ödeyecektir.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kayseri’den de hesap soracak, il ölçekli AK Parti Teşkilatı'nda “büyük” bir değişime gidecektir kuşkusuz. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimlerden sonra yaptığı balkon konuşmasında, bu değişimin sinyallerini verdi.

Nitekim dönemin İl Başkanı şimdiki milletvekili Şaban Çopuroğlu’ndan devralınan 17-0’ı muhafaza edemeyen, 5 ilçeyi kaybeden, merkezde büyükşehir belediyesi dâhil yüzde 40’ların altında kalan AK Partili kadrolardan izahat istenecek, verilecek savunmalar da “kuvvetle muhtemel” Sayın Erdoğan’ı tatmin etmeyecektir.

Düşünün ki; 17-0 başladığınız bir yarışta, aylar öncesinden medyada ve kamuoyu önünde dillendirilen “3-4 ilçede ciddi sıkıntılar var” uyarısı bile duymazdan gelinmiş, “AK Parti’nin siyasetteki etkili isimlerinden sayılan” Yaşar Karayel ile halen İstanbul Milletvekilliği yapan oğlu Emrah Karayel’in memleketi Tomarza’da bile fark yenilmiştir.

İttifakın ortağı Milliyetçi Hareket Partisi’nin (MHP) oyları olmasa AK Parti; Kayseri’de belki de belediye kazanamayacakmış!

31 Mart seçimleri, Kayseri’de “siyaseten” çok ismin canını acıtacağa benziyor.

Bir başka düşündürücü tablo da MHP cephesinde ortaya çıktı.

MHP’nin rahmetli lideri Alparslan Türkeş’in memleketi Pınarbaşı korunamadı. Yine MHP’nin Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir’in memleketi Sarız’da yerel yönetim partinin elinden uçup gitti.

Mevcutta 4 ilçe belediyesi ile seçime giren MHP; Kayseri’deki belediye sayısını 5’e çıkarma planları yaparken, eldeki belediyelerden ikisini kaybetti; teselliyi Bünyan’ı kazanmakta buldu.

Toparlarsak…

Millet, “merkezi iktidarın yolu olan” yerel yönetimlerde yetkiyi CHP’ye teslim ederek, CHP ile YRP’ye “emanet” oy verdi.   

CHP; geçmişteki hatalarını tekrar eder, halka tepeden bakar, milletin kılık-kıyafeti, yaşam tarzıyla uğraşma hastalığına tutulur, rövanş alma duygusuna kapılırsa, siyaset tarihinde görüp göreceği son başarı ve yüzdesel oylarla yerinde saymaya devam eder.

Yok, eğer milleti kucaklar, dürüst, şeffaf, hesap verebilir yöntemlerle devraldığı belediyelerde halka hizmet eder, rüştünü ispatlarsa 2028 Türkiye’sinde bambaşka bir siyasi atmosfer bizleri bekliyor olur.

Milletin uyarı verip cezalandırdığı AK Parti; halkın ihtarıyla özüne döner, kapsayıcı ve kucaklayıcı politikalarla mahallelerden ilçe ve il yönetimlerine kadar değişimi başlatabilir, Eskişehir Bağları’nda oturan düşük gelirli Ahmet Efendi ile Mahzemin’de çiftçilik yapan Mehmet Efendi’nin bile yönetim kadrolarında görev/söz sahibi olabildiği hale gelir, yolsuzluk ve adaletsizlik karşısında kayıtsız kalmayan imajı sunabilirse kaldığı yerden yoluna devam eder.

Şimdiye kadar vurgulamaya çalıştığımız hususlar, seçim sonuçlarının görünen gerçekliği…

Asıl gerçeklik ise hükümetin 3 maymunu oynamaya devam ettiği göçmen politikasıdır.

Kim ne derse desin, ülke insanının en çok rahatsız olduğu ama dışa vuramadığı, ırkçı görünmemek/ ırkçılıkla suçlanmamak için gizlediği duyguları çok ama çok belirleyici oldu.

Nokta.

406 kez okundu
GÖNDER
whatsapp WhatsApp ihbar hattı
0 533 639 19 60
×
Birden çok mail adresi varsa mail adreslerini virgül ile ayırınız
Max 200 karakter
Gönder
×