Tarımda da hayvancılıkta da Kayseri farkı...

Komplo teorisyenleri “gelecek yüzyıllarda çıkacak” savaşları iki nedene bağlıyor:

Biri su, diğeri gıda…

17 yıl önce; Norveç ilginç bir proje ile gündeme geldi:

Svalbard Küresel Tohum Deposu…

Dünyadaki bütün bitki tohumlarını muhafaza etmeyi planlayan proje, Kıyamet Ambarı olarak belleklere kazındı.

Kayseri Ticaret Borsası’nın (KTB) ev sahipliğinde ikincisi gerçekleştirilen Et ve Et Ürünleri Çalıştayı’na katıldık.

KTB Yönetim Kurulu Başkanı Recep Bağlamış’ın, “Kadim üretim kültürümüzü, modern bilimin ve teknolojinin ışığıyla buluşturmak için bir aradayız” diye başladığı konuşmasında, et ve et ürünlerinin ülkemiz açısından stratejik önemine vurgu yapması dikkat çekiciydi. 

Keza, “Kayseri, yüzyıllardır Anadolu ticaretinin lokomotifi, üretimin kalbi, lezzetin markasıdır. Bugün Türkiye’de et ürünleri denildiğinde akla gelen ilk şehir Kayseri’dir” sözleri de mütevazı olduğu kadar “dinleyenleri gururlandıran” cümlelerden oluşuyordu.

Ve en can alıcı ifadeyi kullandı Sayın Bağlamış:

“Şehrimiz yılda yaklaşık 100 bin tonun üzerinde et işlemektedir. Pastırmamız, sucuğumuz, kavurmamız sadece bir gıda değil yüzyıllık bir emeğin, alın terinin ve ustalığın sembolüdür.”

Dünya ile rekabet ve meradan sofraya uzanan güvenlik zinciri noktasında KTB olarak Et ve Et Ürünleri Ar-Ge ve Analiz Laboratuvarı’nı yakın zamanda hayata geçirdiklerini hatırlatan Bağlamış, sektörün üretim kabiliyetinin güçlendiği, izlenebilirliğin arttığı ve markalaşmaya zemin hazırlandığının da altını çizdi.

Ayrıca bu yılki çalıştaya özel düzenlenen AR-GE Proje Pazar Yarışması ile Kayseri’de ilk kez et sektörü bilim ve verimlilikle buluşturuyor. Gençlerin fikirleri, akademisyenlerin çalışmaları ve sanayicilerin tecrübesi birleşiyor. Dolayısıyla bu birliktelik sadece bir yarışma değil geleceğin gıda teknolojilerine açılan bir kapı olacak. 

Ev sahibi olarak Sayın Bağlamış bunları söyledi de şehrin mülki amiri olan Sayın Gökmen Çiçek ne dedi peki?

“Gururla söylüyoruz, evet biz bir sanayi şehriyiz. Biz Anadolu’nun ortasında, memlekete katma değer üretmeye çalışan, birçok imkânsızlıklarını imkâna çevirmeyi bilen, bu ülke için fedakârca çalışan, 4 milyar dolar ihracat yapan, ithalatının iki katı ihracatı olan bir sanayi şehriyiz. Evet, bir ticaret şehriyiz. Ticarette adeta kitabı yazan bir şehiriz. Türkiye’de doğudan batıya, kuzeyden güneye nereye giderseniz gidin, ticaret denilince akla Kayseri gelir. Ancak bir ıstırabımı paylaşmak istiyorum. Sanki biz bir tarım şehriyiz dediğimizde bir eksiklik varmış gibi hep böyle bir ihtiyatla söyleriz. Evet, biz sanayi şehriyiz. Gururla söylüyoruz. Biz ticaret şehriyiz. Gururla söylüyoruz. Biz tarım şehriyiz. Gururla söylüyoruz. Çünkü nasıl sanayide katma değer üretiyorsak, ülkeye katkı sağlıyorsak, tarımda da belki daha fazla derecede bu ülkeye katkı sağlıyoruz. Türkiye’de tarımsal ekili alan büyüklüğünde 81 il arasında beşinci sıradayız. Bitkisel üretimde ve tarım üretiminde bir şehir düşünün ki, sanayide ilk onda, tarımda da ilk beşteyiz. Hayvancılıkta da ilk ondayız. Yani dış ticaret açığını kapatmak için sanayi ürünlerindeki katkımız ne ise hayvancılıkta da hayvansal ürünlerde de bu şehrin yaptığı katkı aynıdır. Yine ithalatı önleyicidir. Dolayısıyla şehrimiz gurur ve onurla demelidir ki, biz Türkiye’nin tarımsal deposuyuz. Aynı zamanda hayvancılık manasında da bu ülkeye katkı sağlayan bir şehiriz. Ticaret Borsası Başkanı ve ekibine teşekkür etmek istiyorum. Ticaret Borsam ve ekibiyle gurur duyuyorum. Bahane üretmeden, mazeretlerin arkasına sığınmadan, gece-gündüz mücadele veriyorlar.”

Evet, yazının başındaki Kıyamet Ambarı şimdi daha da anlam ifade etmiştir umarım.

Birilerince sözüm ona görmezden gelinmeye çalışılan Recep Bağlamış; KTB çatısı altında birçok stratejik adımı hayata geçiriyor. Yeşil Vizyon Kayseri projesi ile sürdürülebilir tarım ve yeşil üretim bilincini artırıyor. Jeotermal kaynaklı Sera Organize Tarım Bölgesi projesi ile tarımda enerji verimliliğini merkeze alıyor. Şimdi de et sektöründe markalaşma, inovasyon ve AR-GE ekosistemi oluşturuyor. Sadece bugünü değil geleceğin tarım ve gıda vizyonunu inşa ediyor.

Bir güruhun kibirli, gösterişten öteye gidemeyen anlayışına inat Türk et sektörünü dünya markası yapma gayretiyle; Kayseri’de atılacak adımları Türkiye’nin gıda güvenliği ve ihracat hedefinin teminatı olarak görerek ilerleyen Bağlamış ve ekibine Allah güç, kuvvet versin.