Pandemi sonrası sıkışan dünya ekonomisi, gıda krizi için çalan tehlike çanlarıyla da tüm dünya ülkelerini endişelendiriyor. Küresel ısınma da insanoğlunun karşı karşıya kaldı en ciddi risk olarak birinci sıradaki yerini koruyor. Yanı başımızdaki Rusya-Ukrayna savaşıyla tetiklenen tahıl krizi; büyük bir inançla odaklanıp yürümeye başladığımız Türkiye Yüzyılında bizlere mesajlar da veriyor aslında.
Cumhuriyetimizin kuruluş değerlerinden bildiğimiz, tecrübe ettiğimiz, tamamen bize ait olan üstelik yerli ve de millî; üretim devamında da kooperatifleşmeyi işaret ediyor.
22 yıldır ülkeyi tek başına yöneten AK Partililerin pek de hazzetmediği, siyasal “sözlü” saldırı gibi algıladığı bir hakikati hatırlatmalıyız; inanın, kendi kendimize yeteriz!
Fransa’nın arpasına, Rusya’nın mısır ve buğdayına, Sri Lanka’nın çayına, Meksika’nın kuru fasulyesine, Hindistan’ın nohutuna, ABD’nin pamuğuna, Güney Amerika’nın angusuna, Rusya ve Ukrayna’nın ayçiçeği ve ham yağına “bağımlı” kalmadan güzelim yurdumun topraklarında üretim ile tarım ve hayvancılığın doğru teşvik, planlamasıyla ayaklarımızın üzerinde durabileceğimiz gerçeğini niçin kabullenmiyor, hayata geçirmiyoruz?
Toprak ve tohumlarımız üzerindeki “emperyalist” baskıları, bu kutsal yüzyılda atmayacağız da “tam bağımsız Türkiye için” ne zaman ayağa kalkacağız?
Allah vergisi “verimli ve bereketli” topraklarımızda kendimiz üretip, kendimiz tüketmedikçe, fazlalığımızı ihraç etmeye başlamadıkça daha ne zamana kadar “Markette fiyatlar el yakıyor. Ayçiçeği yağının yanına yaklaşılmıyor. Etin fiyatı dudak uçuklatıyor. Bir kilo fasulye bu fiyata olur mu?” diye dizlerimizi döveceğiz?
Değişen iklim ve dünya şartlarını “lehimize” çevirmek için bundan daha iyi bir fırsat olabilir mi?
Kaçınız duydu bilmiyorum; aspir adında bir bitki var. Suya ihtiyaç duymadan ektiğiniz her yerde çıkıyor. Hanelerin mutfağında baş tüketimi olan Ayçiçek yağının alternatifi. Dahası, fast food zincirlerinin vazgeçilmezi haline gelmiş kızarmış patatesin kıvamını “doğal yollarla” sağlayabilen bir yağa sahip aspirin, posasındaki proteinin yüksekliği de hayvancılıkla uğraşan çiftçilere ucuz, kaliteli bir alternatif sunuyor.
Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde geçtiğimiz yıl yapılan 20 ton aspir tohumu dağıtımı, “Kayseri kendi yağında kavruluyor” sloganıyla elbette ki kulağa hoş gelmekle birlikte milyonlarca metrekare araziye sahip kentimizde sadece 40 bin dekara bu işi sıkıştırmamalıyız.
Şehrimizde kooperatifleşmenin lokomotifi Valimiz Sayın Gökmen Çiçek ile tarım ve hayvancılığa desteğini hiçbir zaman esirgemeyen Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Memduh Büyükkılıç ikilisinin kente verdiği sinerjiden yola çıkarak, devlet ve yerel yönetimler iş birliği ile Kayseri’nin aspir üretim merkezi yapılması için çalışmaların hızlandırılıp, Türk halkı ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tarımdaki güven noktalarından biri hatta en başı olabiliriz.
Ütopik bir hayal hiç değil!
Devlet ile millet arasında köprü görevi yapacak birbirinden kıymetli yüzlerce ismi barından Kayseri, üretim üssü olmak için adım atmalıdır.
Kuşkusuz aspir bir başlangıç olacaktır; arka planda kalan Yamula patlıcanı, Gömeç fasulyesi, Bünyan El halısı, gilaburu gibi şehrimize ait ürün ve değerleri canlandırmalıyız.
“Her yıl filanca yerde falanca festival yapılarak bu ürünler tanıtılmıyor mu?” diyenlerinizi duyar gibiyim.
Kastım; festival ya da tanıtım organizasyonları değil.
Kentimizde var olan değerlerimiz üzerinde kafa yorup, imkânları çerçevesinde çiftçilerimizi üretime teşvik etmek için fikir üreten, ülkesi ve milletinin kazanması için didinen “kıymetli” isimlerden “daha etkin pozisyonlarda” istifade edebilelim.
Siyasi kimliğinden ziyade iş insanı ve halkın arasında sizler, ben gibi gezip yaşayan; dünyevi görüş ve yaşantılarıyla bile birbirinden alakasız yüz binlerce kent sakiniyle diyalog kurmayı başarmış, İl Başkanlığı görevinde sadece mevkidaşlarıyla değil bürokrat ve yerel yöneticilerle de “Cumhur İttifakı ruhuna uygun” hareket etme kabiliyetini sergileyebilmiş, toplumun bir ve beraber yaşayabilmesinin temelindeki “aidiyet” duygusunu dilinden düşürmeyen Adnan İncetoprak’ın, “Tek reçetemiz var; üretim, üretim, üretim” cümlesiyle sonlandırdığı bir saatlik doyurucu, ufuk açıcı sohbeti; ilaç gibi geldi.
Her cümlesinde şehrin ve ülkenin değerlerine değer katacak fikir, projelerden söz eden, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki’nin bile “Bizim Adnan” diyerek sahiplendiği İncetoprak; “Cumhur İttifakı, yerel seçimlerde merkezde bir ilçeyi MHP’ye verir mi?” sorusundan doğacak “Evet” istişaresinin üzerine oturacağı en iyi gömlektir vesselam.
İncetoprak ile sadece Cumhur İttifakı değil Kayseri de kazanır, Türkiye de…