Mahmut TURSUN

Mahmut TURSUN

Kayseri, Köşe Yazısı, mahmut tursun, Yazar

DAHA ADİL BİR TÜRKİYE HAYAL OLMASA GEREK...

Hemen hemen her köşe başında; durakta, otobüste, tramvayda, çarşıda, pazarda, dost meclislerinde, evde, kahvehaneler-kafelerde “ergeni-genci-yaşlısı” herkesin dilinde geçim sıkıntısı, “N’olacak memleketin bu hali?” klasiğine dönmeye başladık.

İnsan onuruna yakışmayan “geçim” kavga ve kaygısının sarmalından çıkamayan büyük çoğunluk mutsuz!

Ev kiralarındaki “önlenemeyen” tırmanış, gıda fiyatlarındaki tutarsızlık, döviz karşısında “günden güne” eriyen paramız, alım gücümüzdeki düşüş ve belki de en önemlisi “gelir dağılımındaki adaletsizlikle” açılan makas, toplumdaki mutsuz ve de umutsuzluğun tuzu-biberi oluyor.

Tablodaki karamsarlığa mahkûm milyonlarca emekli ve asgari ücretlinin verdiği imtihan toplumsal düzen adına takdire şayanken, toplum düzenini sağlamakla mükellef siyasilerin vurdumduymazlığındaki tezatlık da bir başka eleştiri/yazı konusudur.

Asgari ücrete yapılan ara zamlarla “psikolojik” nefes alan işçiler gibi aylık bağlanma oranlarındaki dengesizlik/adaletsizlik sebebiyle 7 bin 500 lirada çakılı kalan emekliler, resmî verilerde açıklanan açlık sınırının altında yaşama başarısı gösteriyor.

Sadece meyve fiyatlarının yüzde 200 katlandığı Antalya’dan yola çıkacak ürünlerin, işçi ve emeklinin sofrasına kaç liradan geleceğini hesap etmeye bile gerek kalmıyor.

Çok değil; pandemi öncesine kadar dört nüfuslu bir asgari ücretli ailenin yaşam kalitesi masaya yatırılırken, simit-çay, dürüm-ayran hesabı yapılır, ekonominin her şeye rağmen iyi olduğunda ısrarcı olan iktidar partisinin temsilcilerine hiç değilse, “İyi güzel de sayın başkan, vatandaş bir ay boyunca simit, dürüm mü yiyecek? Yurdum insanımızın başka gıdaları tatma hakkı yok mu?” filan derdik. Ülke ekonomisi öyle bir hale geldi ki, şimdi en düşük emekli maaşı ile sadece bir ay ev kirası ödenebiliyor.

Keza barınma ya da gıdada değil işçi-memur-emekli arasındaki makas da “kapanmamaya yemin etmişçesine” açılıyor.  Gelir dağılımındaki adaletsizliği iliklerimize kadar hissediyoruz. Temsil; vaiz ya da imam, öğretmenden fazla maaş alabiliyor.

Milletin kendi 11 bin 500, vekili 75 bin, emeklinin kendi 7 bin 500, vekili 65 bin lira maaş alıyor. Vekil bir de emekliyse 147 bin lira maaşı cebine koyuyor. Vatandaş et dürüme 170 lira öderken, milletin vekili 45 liraya “Meclis lokantasında” kuzu şiş yiyor.

Meclis demişken…

Dün yeni Yasama dönemi açıldı.

Parlamento muhabirleri bir Erdoğan’a, bir Bahçeli’ye mikrofon uzatma yarışındaydı.

Soru belli:

Emekliye zam olacak mı?

Uzatmalarda gol yemek istemeyen takım hesabı topu çeviren çevirene…

Net bir cevap yok!

Çalışılıyor”, “Olacak”, “İnşallah”, “Sabır”…

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın uluslararası arenada sarf ettiği ve birçoğumuzun ayakta alkışladığı “Daha adil bir dünya mümkün” sözlerine atıfla, “Daha adil bir Türkiye hayal olmasa gerek” vesselam.

354 kez okundu
PAYLAŞ

DİĞER YAZILARI

×