Türkiye’de son zamanlarda siyaset gibi yerel yönetimler üzerine de kurgulanan/kurgulanmak istenilen enteresan (!) tezgâhlara şahitlik ediyoruz.
Malumunuz; “ortada fol yok, yumurta yokken” nur topu (!) gibi bir sendikal kriz yaratılmak istendi.
Yaklaşık 600 belediye çalışanı “Hizmet-İş Sendikası Kayseri Şube Başkanı Serhat Çelik eşliği hatta öncülüğünde” iş bırakma eylemi yaparak, maaşlarında iyileşme talebinde bulundu.
HAK-İŞ Konfederasyonu çatısı altındaki Hizmet-İş de iktidar ve yerel yönetimlere, ziyadesiyle AK Belediyelere yakınlığı ile bilinir.
Kayseri’de 30 yıldır yerel yönetim tecrübesiyle yol yürüyen, 24 yıldır da AK Parti ideolojisiyle Kayseri’ye hizmet verme gayretindeki belediyelerde bugüne kadar görülmemiş böylesi bir girişimin başkaca nedenleri olsa gerek!
Öyle ya…
Daha üzerinden iki yıl geçmeden Kayseri Büyükşehir Belediyesi iştiraklerinde çalışan 6 bin işçiyi kapsayan toplu iş sözleşmesi ek protokolü imza töreninde, “Değerli arkadaşlarım, bugün gerçekleştireceğimiz ek protokolün geçmişine baktığımız zaman aslında 3 yıllık toplu iş sözleşmesinde 4. Ek protokolümüz. Her 6 ayda bir toplu iş sözleşmesinde zam alıyoruz. Her 3 ayda bir de ek protokol yaptık. Bu ek protokoller, belediyemiz rızasıyla gerçekleşen protokoller. Toplu sözleşmenin dışında, toplu iş sözleşmesinden kaynaklı bir kısım enflasyon ve fiyat hareketlerine karşı çalışanları korumak için atılmış bir adımdır. Bunu takdir etmek, buna teşekkür etmek bizim boynumuzun borcudur” diyen HAK-İŞ Konfederasyonu ve Hizmet-İş Sendikası Genel Başkanı Mahmut Arslan, “İmzalanacak ek protokol ile Türkiye’nin hiçbir yerinde olmayan bir sözleşme olacak” diyen Öz Taşıma-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Toruntay, “Ne zaman başımız ağrısa, ne zaman bir işe ihtiyacımız olsa, daraldığımızda kapısını çalacağımız Sayın Büyükşehir Belediye Başkanımıza huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanımız, ağabeyimiz Memduh başkanımızı, kapısını çaldığımız zaman, 3 yıllık toplu iş sözleşmemiz olmasına rağmen, 3 yılda 4 tane ek protokol yaptık” diyen Hizmet-İş Sendikası Kayseri Şube Başkanı Serhat Çelik; bu cümlelerini silah zoruyla (!) kurmamıştır herhalde.
Keza, Sayın Arslan aynı törende, “Biz buna Kayseri kriteri diyoruz. Bütün belediye başkanlarımıza, büyükşehir belediye başkanlarımıza, Kayseri’deki belediye başkanlarımıza da bu çağrıyı yapalım. Gelin, Kayseri kriterlerine uygun olarak çalışanlarımızın haklarını güncelleyelim, onların hem dualarını alalım hem de hizmetlerini daha iyi yapmalarını sağlayalım. Bu çağrımızı bütün Türkiye’ye yapalım. Bu güzel çalışmaları bütün Türkiye belediyelerine örnek olarak anlatacağız” diyerek, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç’ın işçi dostu olduğunu teyit etmişti.
Peki, ne oldu da “rızayla” imza altına alınmış sözleşme geçerliliğini korurken, Hizmet-İş Sendikası, belediye çalışanlarını sokağa döktü!
Belediye; çalışanların maaşlarını mı ödemiyor?
Belediye; çalışanlarına sosyal haklarını mı vermiyor?
Belediye; altına imza attığı protokolün gerekliliğini yerine mi getirmiyor?
Bunların hiçbirisi yokken, Memduh Büyükkılıç’ın; Kayseri Büyükşehir Belediyesi çalışanları üzerinden hedefe konulması “Masumca eylem” yahut “Bu da bir tesadüf işte” diye okunabilir mi?
“40 günlük puslu havadan bir gün av çıkarma umuduyla” bekleyen siyasilerin; henüz görev yılı dolmamış bir isme “Kartal kavşağı n’oldu aga?” deyip, kendi belediyelerinden yüzlerce ismin kapıya konulup, partilerinin genel merkezi önünde günlerce “battaniyelere sarılarak” yatmalarına gıkını çıkartamayanların, “Kayseri’de adalet istiyoruz” tiyatrosunu sergilemelerine zemin hazırlayan Hizmet-İş, Kayseri’de nereye koşuyor? Ne yapmak istiyor?
Bir çift sözüm de iktidar partisinin mensuplarına…
Makam odasına koydurduğu şifreli kapının tadını çıkaran Hüseyin Okandan’ın; halen Kocasinan İlçe Başkanlığı günlerinde kaldığı aşikâr; 30 yıldır siyasi görüşü nedeniyle tek bir işçi kıyımı bile yapmamış partisinin belediyesine yönelik “sendikal” operasyona diyecek tek bir söz bulamıyor, iktidar partisinin il başkanı gibi bir tavır sergileyemiyor demek ki…
Peki, ya milletvekilleri?
24 yıl oldu; memleketin huzurunu bozmaya, birlik ve beraberliği gölgelemeye, hizmet için çabalayan kurumlara kelepçe vurmaya kalkışan her kim olursa olsun seyirci kalmayan genel başkanınız, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan hiç mi bir şeyler öğrenemediniz?
Erdoğan’ın, “Kayseri’yi anlamadan, Türkiye’yi anlayamaz, yönetemezsiniz” sözünden hiç mi bir mana çıkartamıyorsunuz?
“Ne de olsa köylü. Ne hali varsa görsün” mü tek bakış açınız?
Öznesinde hakkın, hukukun olmadığı “şovdan ibaret” bir tiyatroyla, Büyükşehir Belediyesi üzerinden iktidarınıza da Cumhurbaşkanı Erdoğan’a da gider yapılıyor, susuyorsunuz.
Yazık, vallahi de yazık, billahi de yazık.