Çağın gereksinimlerine ayak uydurmanın getirdiği yenilikler, “hayatın birçok alanında olduğu gibi” futbolda da kendini gösterdi. Stattan, stadyuma uzanan bir seyir yolculuğu yaşandı ülkemizde. Ki; şehrin göbeğinde sıkışmış, daracık basın tribününe sahip bir stattan, içerisinde locaların bile olduğu “ilk adıyla” Kadir Has Stadyumu’na kavuşmuş şehirlerden oluverdik.
Stadyuma evirilen süreçte yüzü en çok gülen tarafların başında “hiç kuşkusuz” kulüpler gelmiş oldu. Öyle ki, sportif faaliyetlerinden elde edeceği kazanımlara bir de loca geliri başlığı altında kalem yazılmış oldu.
Temsil; Kayserispor, “bugünkü adıyla” RHG Enertürk Enerji stadının doğusunda 26, batısında 25, güneyinde 11, 10’ar kişilik de standart olmak üzere sahip olduğu toplam 72 locadan “loca başı ve konumuna göre” 200 bin ila 1 milyon 200 bin lira arasında gelir elde ediyor.
Haliyle Kayseri Valiliği ve Büyükşehir Belediyesi de bu localara sahip kurumlar arasında yer alıyor.
İlginçtir ki, bir sürü “lüzumsuz” insan bu kurumların localarında, maç keyfi çatıyor!
Takıma beş kuruş para vermiyorlar.
Kayserispor’a hiçbir katkıları olmuyor.
Yapışmışlar takımın sırtına; yıllardır böyle sefa (!) sürüyorlar.
Asalak gibi yaşamayı kanıksamışlar; yüzlerine tükürseniz, şükredecekler!
Kendilerine ait olmayan ne kadar kazanım varsa “hak sahibiymişçesine” hunharca kullanıyorlar.
Sattıkları caka da cabası!
Aslında olmayan belki de hiç olmayacak/olamayacak “yapay” bir statüyle vasat konumlarına “haysiyetsizce” mana yüklemeye çalışıyorlar.
Yerseniz şayet, kamuoyu yahut görenlerce makul (!) insan sayılacaklar.
En azından kendilerini buna o kadar inandırmışlar ki, “mekânın sahibi” edasıyla “sırıta sırıta” camekânın arkasında konuşlanıyorlar; her bir maçta.
Bilmiyorlar ki, o iğrenç görüntüde simgeledikleri tek şey; ucuz, sallanan bir anahtarlık…
Satır arasına peşinen bir hakkı teslim etmek adına bir virgül koyalım.
Para verip, loca satın alan, Kayserispor Kulübü’ne katkı sunan isimleri elbette ki tenzih ederiz.
Analarının ak sütü gibi o localardan maç seyretmeleri haklarıdır.
Keza, bir belediyenin bürokratlarının belediyeye ait locada maç seyretmesinden doğal hiçbir şey olamaz.
Ama misal meclis üyesi/üyelerinin o localarda işi ne?
Ya da ister valilik isterse de belediyenin hatta loca sahiplerinin şehir/yurt dışından gelen misafirlerini ağırlamasının yadırganacak hiçbir tarafı yok.
Ancak çoğu zaman o localar neredeyse stattan daha kabalık bir görüntü veriyor, tuhaf değil mi?
Kapasitesi belli olan localara yüzlerce (!) insanın doluşması normal mi?
Üstelik fındık-fıstık kemirip, meyve yeme eşliğinde…
O çirkin ve gereksiz görüntünün mimarları çok seviyorlar (!) madem maç seyretmeyi, kombine bilet alsın!
Locası olanların, ailesi dışında eş-dost yığmasının önüne geçilmesi adına da adımlar atılmalıdır.
Şeref tribünündeki manzaraların da localarda farkı olduğu söylenemez.
Elektrikçisinden, sucusuna kimi arasanız o tribünde maşallah!
Sizler bu satırları okurken, içinizden yükselmeye başlayacak soruları seslendireyim müsaadenizle…
Bu insanlar kim?
Neden milletin sırtından bu sefayı sürüyorlar?
Kim ya da kimlerin torpili (!) ile bunu yapıyorlar?
Bu garabete kim dur diyecek?
Dahası, bu insanlar oralara yapışmış gibi görünmekten utanmıyor mu?
Sorular uzar gider.
Yazıdan yola çıkarak, “merakta kalıp, cevap bulamayan, bulmakta zorlananlara da” küçük bir katkıyı şöyle sunayım:
Kim ya da kimleri kastettiğimi merak edenler, her maçta paylaşılan fotoğraf karelerine bakabilirler.