Ülkemizdeki seçim süreçlerinin vazgeçilmezlerinin başında vaatler gelir; “kumar masasındaki düello misali” vatandaşın gönlüne hoş geleceği düşünülen indirim ya da zamlar havada uçuşur. Film sahnelerinden anlayabildiğimiz kadarıyla da elinde kazanacak kâğıdı olmayanın blöfü bazen kazanabiliyor. Sanırım bunun son örneğini kentimizdeki su fiyatlarında yaşadık.
Sahada “mış gibi yapan” İYİ Parti’nin “müzmin” adayı Kazım Yücel, “Su faturaları bu kadar yüksek gelir mi?” türküsüyle aldı sazı eline “Türk tipi seçim geleneğinin fitilini ateşleyerek” seçmende suda indirim beklentisi oluşturacak temelleri attı. Aslında sadece temel değil koca bir şehre, hepimize bir gol attı!
Kamuoyunda oluşan baskı karşısında panikleyen Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç, elindeki ilk kartı açarak, Kayseri halkına “Su fiyatlarında yüzde 20 indirim” müjdesi (!) verdi. Yetmedi; “TEFE-TÜFE oranlarına göre belirlenen” su fiyatlarına bir yıl boyunca zam yapılmayacağını duyurdu.
Sayın Büyükkılıç’ın bu ilanı şu anlama geliyordu:
Bir metreküpü (1 ton) 21,85 liradan Kayseri halkına verilen içme suyu fiyatı, 17,48 liraya düştü.
Nedendir bilinmez, bu kararın üzerinden bir ay bile geçmeden Sayın Büyükkılıç bir kampanya (!) daha yaparak, “Su fiyatlarına yüzde 30 indirim daha yapıyoruz” deyiverdi.
Bunun anlamı da Şubat’ta 17,48 liraya düşen 1 metreküp içme suyu fiyatlarının yüzde 30’luk indirim sonrası 12,23 lira olmasıydı.
“İyi de kardeşim, kimden yanasın? Düşmüş işte daha ne istiyorsun? Zam mı yapacaktı yani!” diyenleriniz olacaktır hiç kuşkusuz.
Peşin peşin “taşlanmayı göze alarak” ifade edeyim ki, evet, indirimin aksine zam yapılmalıydı!
Kinaye filan yapmıyorum.
Bakınız, sizlere değişik örneklerle bu indirimin kentimizde yaşanacak hasarlar/kayıplardan söz etmek istiyorum.
Gerçekçilikten uzak, duygusal bir millet olduğumuzu kabul edelim evvela.
Dünya ölçeğindeki küresel ısınmayla birlikte su kaynaklarının geleceğine ilişkin tedbirler alma gayretinde olunan bir dönemde yaşıyoruz.
“Kazmayı vursan su çıkar!” denilen Kayseri’de bile su kaynakları 5 metre çekildi, ileriki yıllar neyi getirir, bilemiyoruz.
Erciyes’te eriyen kar suyu 15 yılda kaynağa kavuşuyor.
Yani, şu an evlerimizde, işyerlerimizde içtiğimiz “memba kalitesindeki” sular; 15 yıl önce erimiş, kaynağa kavuşmuş, yeraltından çıkarılarak, musluklarımızdan akıyor.
Şu günde Kayseri’de yeraltından su çıkarma seviyeleri 200-400 metre aralığında. Ve bu su kazma-kürekle çıkarılmıyor! Suyu çıkartmak için en yüksek maliyet kalemi elektrik giderinde. Dolayısıyla maliyeti yüksek, kâr payı düşük bir işlemler silsilesinden söz ediyoruz.
Peki, bu kadar maliyetli bir sistemde, seçim ağzı “ardı ardına” açıklanan indirim furyasının bütçesel karşılığı ne kadar dersiniz?
1 milyar 100 milyon lira!
Fazlası var, eksiği yok!
Kayseri, içme suyu yatırımlarından yıl boyunca zarar edeceği gibi gelişim/işletmede kullanılacak 1 milyar 100 milyon liradan oldu.
Kayseri olarak su fiyatlarını 12,23 liraya indirdik; halk sevdalısı (!) Ankara’da bir metreküp su vatandaşa kaç liradan veriliyor?
22 lira 67 kuruş.
İstanbul; 23 lira 72 kuruş, İzmir; 33 lira 13 kuruştan su veriyor millete.
Üstelik bu saydığımız illerde verilen sular; baraj ya da göl suları arıtılarak “düşük kalitede” vatandaşa içme suyu olarak veriliyor. Kayseri’de tüketilen suların tamamı kaynak suyu.
Bir başka ilginç örnek; belki kızgınlığınız diner.
Kafe, büfe, çarşı, pazar, marketlerde tükettiğiniz 500 mililitre hazır suya ne kadar ödüyorsunuz?
En az 5 en fazla 10 lira!
Biz iyimser kalmaya devam ederek, 5 lirayı baz alalım.
Musluklarımızdan akan ve tükettiğimiz Kayseri Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin (KASKİ) idaresindeki suyun 1 metreküpüne bugün itibarıyla 12 lira 23 kuruş ödüyoruz ya; bu bir tonluk tüketimi hazır suyla elde edebilmek için satın almamız gereken su adedi tam tamına 2 bin! Fiyatı da “tanesi 5 liradan” 10 bin liraya denk geliyor.
Hepsinden daha vahimi de 2030’dan sonrası için tehlike çanlarının çaldığı su kaynaklarımızı hiç parasına musluklardan “ucuza” akıtarak, israfın, tedbirin önüne en büyük “toplumsal” engeli koymuş oluyoruz.
En başta dedim ya, gerçeklikten uzak, duygusal bir milletiz. Tasarruf için yapacağınız tüm iyi niyetli reklam/tanıtım vs. pek bir karşılık bulmaz ülkemizde.
Hepimizi ilgilendiren bu hayati konuta “gelecek yıllara dair” yapılabilecek en büyük iyilik suya zam yaparak, gereksiz kullanımın önünü yüksek fatura bedelleri ile engellemek olacaktı, biz indirime gittik.
Yemesek iyiydi ama Sayın Yücel’in golünü yedik, afiyet olsun herkese!